İlk görüşte...






Sevgili Füsun Hanım,
Hanım efendim,
Benim canım sevgilim,
Bu sabah bir hayli erken, gün ağarırken kalktım,
elimde bir fincan kahveyle bahçeye inip, etrafa baktım.
Karanlık aceleyle dağılıyor,
Yerini geceden kalan sisin beyazlığına bırakıyordu.
Güllerin yanına vardığımda garip bir durumla karşılaştım,
Onları daha önce hiç olmadığı kadar tedirgin, hatta küskün görünce şaştım.
Önce bunun yoğun sisin etkisinden kaynaklandığını sandım,
Ama çok geçmeden öyle olmadığının farkına vardım.
Meğer ağaçlarla fidanlar iki gündür dedikodunuzu yapıyorlarmış
Ve gülleri bu yüzden, kıskançlık dolu bir heyecanla telaştır sarmış.
“Nereden anladın” derseniz,
Hani Mavi Ladin’in arkasındaki gül fidanı var ya,
O bana dedi ki:
'Evvelsi gün sizi burada gezerken görmüşler,
Kolunuzda da çok güzel bir bayan varmış.
Günahı bunu bana söyleyen Akçaağacın ama,
Ateş de bacayı filan her tarafı sarmış.'
Ben: 'E siz kendisini görmediniz mi?' diye sordum,
'Yok' dedi, ben o sırada kestiriyordum.'
'Ama' dedim, 'ben onu hepinizle tanıştırdım,'
'Hayır' dedi, 'öyle olsaydı, sesinizi mutlaka duyar
Ve uyanıp misafirimizi selamlardım.'
Tam o sırada sis hafif bir esintiyle savrulmaya,
Güller titreyip yaylanarak ileri geri salınmaya başlamıştılar,
Goncaların hepsi bir ağızdan bağrıştılar:
'Bizi de tanıştırmadınız! Bizi de, bizi de!...'
Ben 'Allah Allah! Ne oldu bunlara böyle!' derken aklıma geldi;
Anlaşılan Akçaağaç bunları fena halde fişteklemiş
Ve 'gelen hanım sizin goncalarınızdan bile daha güzeldi' demiş.
Üstüne üstlük, Doğu Ladini de ateşe körükle giderek,
'Hem sizin gibi dikenleri filan da yoktu' diye ilave etmiş.
Kaprisleri kabaran güller aralarında anlaşıp karar vermişler,
Bundan böyle artık gonca filan vermeyecekmişler.
Ben: 'Aman nolur! Yapmayın, etmeyin!' dedim,
'Belki onun güzelliği gerçekten sizinkinden çok,
Ama onun sizin gibi derin yeşil yaprakları yok.'
Bunun üzerine merakla: 'Ya dikenleri? Ya dikenleri?' diye bağırdılar,
Bu aşamada artık iyice bunalmıştım
Ve kendilerine yalan söylemek zorunda kaldım:
'Vardır vardır...' dedim.
O ana kadar başı önüne dökük mahçup duran Akçaağaç hafifçe kımıldandı
Ve geveleye geveleye: 'Yoktu, yoktu... Ben gördüm' diye mırıldandı,
Hınzır...
'Aman efendim!' dedim, 'Bizim dikenlerimiz sizin göremeyeceğiniz türdendir
ve her insanda mutlaka doğal olarak vardır.'
Bu sözleri duyunca, güller birbirlerine bakıp sanki biraz yumuşadılar,
Aralarında fısıldaşıp konuyu tekrar görüşmek üzere anlaştılar,
Yarına kadar kararlarını verecek
Ve sonucu akşama doğru bana bildirecekler.
Dolayısıyla Füsun Hanım, güllerin isyanı hala devam ediyor,
Acilen uğrayıp kendileriyle biraz sohbet etmeniz
Ve gönüllerini alıp onların bu yersiz endişelerini gidermeniz gerekiyor.
Saygılarımla efendim,
Sevgilerimle de.

Güllerin isyanı
Vural , 2000 İstanbul



































































































































































































Hiç yorum yok:

Yorum Gönder